"Çin'in Türkiye büyükelçisi olmak bana gurur veriyor."
2010/09/07
 

F. Esin ÖZALP

esin.ozalp@trt.net.tr

Franz Kafka'nın "Çin Seddi'nin İnşasında" hikâyesinin anlatıcısı şöyle der: "Bizim ülkemiz o kadar kocamandır ki, onun büyüklüğünü hiç bir peri masalı yeterince anlatamaz. Gök bile onun üzerini zar zor örtebiliyor." Çinli anlatıcı, gök kubbenin, ülkesinin muazzam büyüklükteki topraklarını kucaklamakta zorlanacağını düşünür. Onu anlamak çok da zor olmasa gerek… 

9.6 milyon kilometrekarelik yüzölçümü, yaklaşık 1,3 milyar nüfusu ve önlenemez yükselişiyle dünya ülkelerini oldukça tedirgin eden ekonomisi ile Çin, son yıllardır gündemden hiç düşmüyor. Ancak bizim konumuz, dünyayı, büyüyen ekonomisi ile ürkütücü Çin'den ziyade, binlerce yıl öncesine dayanan ilişkilerimizin var olduğu, tarihi İpek Yolu'nun diğer ucundaki Çin… 

Filistin ve Ürdün'den sonra üçüncü kez Müslüman bir ülkeye atanan, Çin Halk Cumhuriyeti'nin Ankara Büyükelçisi Xiaosheng Gong ile, Asya kıtasının doğu ve batı uçlarında yer alan Çin ve Türkiye arasındaki ilişkiler ve kültürel bağlar üzerine konuştuk.

Ankara'ya atanmanızı nasıl değerlendiriyorsunuz? Sizce bu zor bir görev mi?

Doğrusunu söylemek gerekirse Türkiye bana çok iyi geliyor. Türkiye gerçekten de harika bir ülke. Çin'in Türkiye büyükelçisi olmak bana gurur veriyor. Ayrıca bunu bir meydan okuma olarak da görüyorum. Görevim çok zor değil, ancak kolay olduğunu da söyleyemem. Türkiye tarihiyle ve stratejik konumuyla son derece önemli bir ülke. Bunun yanı sıra, Türkiye son yıllarda hem içinde bulunduğu bölge, hem de uluslararası toplum için oldukça kritik bir rol oynuyor. Bu nedenle, Türkiye ile ilişkileri geliştirmek ve işbirliği yapmak benim için son derece mühim bir görev. 

Aslını söylemek gerekirse, Türkiye'ye geldiğim günden bu yana her gün ülkenizle ilgili yeni bir şeyler öğrenmeye çalışıyorum. Ancak buna rağmen bu konuda kendimi hâlâ yetersiz görüyorum. Türkiye birçok açıdan çok zengin bir ülke ve hakkında öğrenecek daha çok şey var. İçinde bulunduğu bölgede çok önemli bir ülke olan Türkiye'nin tarihi binlerce yıl öncesine dayanıyor ve dünyanın önde gelen medeniyetlerinden birisi. Dolayısıyla burada olmaktan dolayı çok memnunum.

Türkiye ile Çin arasındaki ilişkileri nasıl tanımlarsınız?

İkili ilişkilerimizin son yıllarda gerçekten iyi bir düzeyde olduğunu vurgulamak istiyorum. Önümüzdeki yıl, iki ülkenin diplomatik ilişki kurmasının 40. yıl dönümü olacak. İlişkilerimizin günümüzdeki olumlu durumunda, her iki ülkenin ve liderlerinin ortak çabalarının büyük payı olduğunu düşünüyorum. Özellikle Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün geçen sene Çin'i ziyaret etmesi, ikili ilişkilerimizde yepyeni bir sayfa açtı. Gerçekten de, ilişkilerimiz çok büyük bir potansiyele sahip. 

Sizce iki ülke ilişkilerini etkileyen en önemli etmenler nelerdir?

Türkiye ile Çin arasındaki ilişkiler, her iki ülkenin de kendi menfaatinedir. İlişkilerimizin en önemli yönü, her iki tarafın da çıkarına olması. Kısacası, ilişkilerin gelişmesi, ne sadece Çin'in, ne de sadece Türkiye'nin talebi. Bu ortak bir karar. Karşılıklı ilişkilerimizin gelişmesi halklarımızın gerçek anlamda çıkarınadır. Dolayısıyla, iyi yöndeki ilişkilerimizi korumalı ve işbirliğimizi güçlendirmeliyiz. 

Ankara'daki görevinizin en zor yanları neler?

Bence iletişim eksikliği sorunundan dolayı iki ülke halkları birbirini çok da iyi anlamıyorlar. Bu nedenle Çin'in Ankara büyükelçisi olarak, halklarımız arasındaki ilişkiyi daha da pekiştirmek için büyük çaba harcamam gerekiyor. Bunu, iki ülke arasındaki ilişkilerin ve temasların artmasını sağlayarak yapabileceğimi düşünüyorum. Söz konusu görevi gerçekten de çok önemsiyorum.

Söz konusu iletişim eksikliğini neye bağlıyorsunuz?

Bilindiği gibi küresel iletişim ağı ve medya sektörü son yıllarda inanılmaz bir hızla gelişti. Bu durum genel olarak olumlu bir gelişme olsa da, her zaman tarafsız,  kapsamlı ve her yönüyle ele alınmış haberlere ulaşılacağının bir garantisi yok. Türkiye ile aramızda da zaman zaman karşılıklı bilgi ve haber alma konusunda, bu durum nedeniyle sorun çıktığını düşünüyorum. Her olayın ve haberin hem iyi, hem de kötü tarafları olabilir. Burada, tek taraflı yapılan yanlı haberlerden bahsediyorum. Önemli olan, elde edilen haberi ilgililere kapsamlı bir şekilde ulaştırabilmek. 

Cumhurbaşkanı Gül'ün ziyaretinde yaklaşık yedi adet ikili işbirliği belgesi imzalandı. Söz konusu anlaşmaların bugüne dek ekonomik, sosyal ve kültürel ne gibi etkileri oldu?

Söylediğiniz gibi Cumhurbaşkanı Gül'ün Çin'i ziyareti sırasında birçok anlaşma ve protokol imzalandı. Söz konusu belgeler ikili ilişkilerimizde hâlâ son derece kritik bir rol oynuyor. İlişkilerimiz istikrarlı bir çizgide ilerliyor. Bence son yıllardaki gelişmeler ışığında, ilişkilerimiz yepyeni bir başlangıçta. Anlaşma ve protokoller eminim ki gelecekte çok daha önemli bir rol oynayacak ve işbirliğimizi çok daha derinleştirecek.  

Türkiye'nin bölgesindeki rolünü nasıl değerlendiriyorsunuz?

Türkiye'nin komşularına yönelik geliştirdiği "sıfır sorun" politikası, gerçekten cesaret verici bir politika. Bu, uygulaması kolay bir politika değil. Türkiye'yi bu anlamda takdir ediyorum. Söz konusu girişim, hem komşu ülkelere, hem de tüm dünyaya, Türk halkının iyi niyetini ve dostça tavrını göstermesi açısından son derece önemli. Bu tavır, bölgedeki sorunları çözmeye yönelik büyük ve gerçekten dostane bir adım. Çin, Türkiye'nin, bölgesinde ve uluslararası alanda oldukça etkin bir oynamasına tam destek veriyor ve Türkiye'nin yapıcı, olumlu ve etkin rolünü takdirle karşılıyor. Kısacası, özellikle Türkiye'nin, bölgesel, uluslararası ve sıcak konularda daha da etkin olmasını istiyoruz.     

Söylediğiniz gibi bölgesinde daha da etkin olmaya çalışan Türkiye, bir yandan da Avrupa Birliği'ne (AB) üye olma konusunda da çalışmalarına devam ediyor. Türkiye'nin AB'ye üyelik sürecini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bence Türkiye'nin hem komşu ülkeleriyle, hem de AB ile ilişkilerini geliştirmeye çalışması son derece önemli bir girişim. AB'ye üyelik süreci, Türkiye'nin kendi seçtiği, ileriye yönelik ve stratejik bir karar. Bana göre, Türkiye'nin bölgesindeki ilişkilerini geliştirmeye çalışması ve AB'ye girme süreci birbirine alternatif değil. Ancak Türkiye'nin doğu ülkeleriyle ilişkilerini güçlendirmesinin, ileride AB içinde daha etkin rol oynamasına yardımcı olacağını düşünüyorum. Sadece komşuları ya da AB ülkeleriyle değil, Asya, Avrupa, Afrika, Amerika gibi dünyanın önemli bölgeleri ile ilişkilerini geliştiren bir Türkiye, dünyada daha etkili ve prestijli olacaktır.     

İlişkileri binlerce yıl öncesine dayanan Türkiye ve Çin arasında ne gibi kültürel ve sosyal benzerliklerden bahsedebiliriz?

Gerçekten de, Çin ile Türkiye arasında çok önemli tarihsel benzerlikler var. İki ülke halklarını birbirine bağlayan tarihi İpek Yolu, bunda oldukça önemli bir rol oynamıştır. Ancak özellikle son yüzyıl, bu benzerlikler açısından için çok iyi bir örnek oluşturuyor. Geçtiğimiz yüzyılda Çin'de, İmparatorluklar dönemi Çin (Qing) Hanedanı'nın sonu ile biterken, Türkiye'de de Osmanlı İmparatorluğu yıkıldı. Böylelikle Çin'de Çin Halk Cumhuriyeti kurulurken, Türkiye de ise Türkiye Cumhuriyeti kuruldu. Her iki halk da o dönemde çok büyük zorluklar yaşadı. 

Tam da bu noktada, halklarımız konusunda aklıma gelen bir diğer benzerlik ise, her iki ülkenin insanlarının çok çalışkan olması. Türkler ve Çinliler çalışmayı gerçekten seviyorlar. Bunu her iki ülkede, gittiğiniz her yerde gözlemleyebilirsiniz. Hemen her ülkede yüksek gelirli ve az gelirli insanlar var. Ancak söylediğim gibi bizim halklarımız çalışmayı sevdiği için, şu anda dünyada bu kadar büyük bir hızla gelişen ülkeler arasında Çin ve Türkiye ön plana çıkıyorlar. Dolayısıyla, ülkelerimizin gelişmesindeki en önemli payın, insanlarımızın çalışkanlığı olduğunu söyleyebilirim. Üçüncü benzerliğimiz ise, her iki ülkenin de oldukça dostane ve barışsever bir dış politika izlemesi. Çin ve Türkiye, içinde bulundukları bölge ve dünyayla son derece uyumlu bir politika çerçevesinde hareket ediyorlar. 

Çin, Türkiye'nin son derece önemli bir ticaret ortağı. Öyle ki, Çin, dünyada ithalat yaptığımız üçüncü büyük ülke konumunda. Ancak ticari ilişkiler ve karşılıklı yatırımlar konusunda genel olarak Çin'in lehine bir durum söz konusuyken, söz konusu ekonomik gelişmeler Türkiye için hâlâ istenilen düzeyde değil. Bu tabloyu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Söylediklerinize katılıyorum. Son yıllarda iki ülkenin ticaret hacmi büyük bir ivmeyle artsa da, bu olumlu ilerlemede büyük bir dengesizlik olduğu doğru. Gerçekten de, Çin adına önemli bir ticaret fazlasından bahsedebiliriz. Bu dengesizliğin sağlıklı olmadığını vurgulamak istiyorum. Çin hükümeti, söz konusu dengesizliği hiçbir zaman mantıklı görmedi. Kısacası bu dengesizlik, bizim de istediğimiz bir durum değil. Çin hükümeti bu tabloyu değiştirmek için gerçekten büyük bir çaba harcıyor. Her yıl Çin'den Türkiye'ye gelen bir tedarikçi heyeti var. Bu heyet, her yıl Türkiye'den büyük miktarlarda mal alıyor ve Türkiye'den daha çok ithalat yapmaya çalışıyor. Bilindiği gibi, iki ülke arasındaki ticari ilişkilerdeki söz konusu eşitsizliği etkileyen sebeplerin başında fiyat konusu geliyor. Ancak iki tarafın da bu durumu dostça görüşerek çözmeye çalışmasından dolay gerçekten çok memnunum. Ayrıca hem Çin, hem de Türkiye bu konunun çözümü için mutabakata vardı. Bu konuyu daha geniş bir çerçevede, kapsamlı bir şekilde çözmeye çalışmalıyız. 

Ne gibi çözüm önerilerinden bahsedebiliriz?

Öncelikle, daha çok Çinli firmayı Türkiye'den ithalat yapmaları için teşvik ediyoruz. İkinci olarak, firmalarımızı Türkiye'ye yatırım yapmaları konusunda da destekliyoruz. Ankara'da göreve başladığımdan beri, özellikle bu konuda büyük çaba harcadığımı söyleyebilirim. Çin'in en gelişmiş eyaletlerinden gelen heyetler, çeşitli araştırmalar için Türkiye'yi geliyorlar. Şu anda birçok Çinli firma, Türkiye'ye yatırım yapma konusuna yoğun ilgi gösteriyor. Son olarak da, daha çok Çinli turistin Türkiye'ye gelmesini sağlamaya çalışıyoruz. Bu konuda gerçekten önemli çabalar harcıyoruz. Örneğin geçtiğimiz aylarda karşılıklı olarak yaptığımız bir anlaşmaya göre, Türk Hava Yolları, Çin'e direkt seferlerini haftada 14'ten 21'e kadar çıkardı. Ayrıca, uçuş noktalarına, Pekin ve Şanghay'ın yanı sıra, Guangzhou da eklendi. Bu üç şehir, Çin'in en gelişmiş üç şehri konumundalar. Tüm bunların yanı sıra, Türkiye Kültür ve Turizm Bakanı, haziran ayında Çin'de oldukça önemli olan çeşitli temaslarda bulundu. Bence tüm bu çabalar sayesinde, gelecekte turizm konusunda çok büyük gelişmeler olacak. Önümüzdeki yıllarda Türkiye'ye gelen Çinli turistlerin sayısının artacağına eminim.

Pek de yeterli görünmeyen karşılıklı turizm ilişkilerini göz önüne aldığımızda, bu durumun sözünü ettiğiniz iletişim eksikliği sorununa bir etkisi olabilir mi?

Halklarımızın birbirini çok da iyi tanımadığını düşünüyorum. Belki akademisyen, bürokrat, uzman ya da medya mensupları için Çin çok da uzak değil, ancak Türk halkı için, Çin, uzak ve gidilmesi masraflı bir ülke konumunda. Karşılıklı olarak bu sorunu çözmeye çalışıyoruz. 

Kültürel ilişkiler söz konusu olduğunda, dil de çok önemli bir sorun. Ne de olsa Çince öğrenmesi oldukça zor dil. Çince'nin Türkiye'de yaygınlaşması konusunda ne gibi çalışmalarınız var?

Gerçekten de, kültür alanında yapacak çok fazla şey var. Bir tanesi Ortadoğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ), diğeri de Boğaziçi Üniversitesi'nde olmak üzere, şu anda Türkiye'de resmî olarak iki tane Konfüçyüs Enstitüsü var. Buna ek olarak, İstanbul'daki Okan Üniversitesi üçüncü Konfüçyüs Enstitüsü'nü kurmak için başvuru yaptı. Ayrıca Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi'nde Sinoloji Anabilim Dalı'nda Çince eğitim veriliyor. Yakın zamanda, Türkiye'de daha fazla Çince okulu ya da kursu açılacağını düşünüyorum. Kültürel ilişkiler, iki ülke halklarının birbirlerini tanımasında çok önemli bir rol oynuyor. Belirttiğimiz gibi geçtiğimiz aylarda Çin'i ziyaret eden Türkiye Kültür ve Turizm Bakanı, Çin Kültür ve Turizm Bakanı ile görüşmüş ve iki ülke arasında bir kültür merkezi açılması konusunda fikir birliğine varılmıştır. Bu senenin ikinci yarısında, Türkiye'de Çin kültürünü tanıtmak için, film haftası, televizyon programları haftası gibi çeşitli kültürel etkinlikler düzenleyeceğiz. 

中华人民共和国驻土耳其共和国大使馆 版权所有 京ICP备06038296号 京公网安备110105002097
http://tr.china-embassy.gov.cn